Van Psikolog Makale 1

International Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR) editor.jshsr@gmail.com103

1.GİRİŞAyrılma anksiyetesi, bireyin anne-baba gibi temel bağlanma figürlerinden ölüm, boşanma ve hastalık

gibi nedenlerle ayrılığın söz konusu olduğu durumlara ya da sadece buna yönelik beklenti

düşüncelerinin varlığına karşı duyulan aşırı korku ve endişe olarak tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık

Örgütü (DSÖ) verilerine göre 18 ülkede yaklaşık 39 bin kişiden oluşan toplum temelli bir

popülasyonla yürütülen bir araştırmada yaşam boyu Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu (AAB)

yaygınlığının %4,8 gibi yüksek bir orana sahip olduğu ve örneklemin %43,1’ de hastalığın 18

yaşından sonra başladığı belirtilerek yaşam boyu Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu (YAAB)

yaygınlığının da yüksek bir orana sahip olduğu ortaya konmuştur (Namlı Özbay ve Tamam, 2022).

AAB Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı DSM-III (1987) ve DSM-IV (2001)’de bir

çocukluk çağı bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda yetişkinlik

dönemlerinde ortaya çıkan ayrılma anksiyetesi prevalansının beklenenin üzerinde oluşu, AAB

belirtilerinin çocukluk döneminde başlayıp yetişkinlik dönemimde devam edebildiği ya da belirtilerin

ilk kez yetişkinlik döneminde görülebildiği ortaya konmuştur (Özkan Demir ve Görgülü, 2020).

Manicavasagar, Silove, Curtis ve Wagner (2000), anksiyete tanısı bulunan hastalarla yaptıkları bir

tanımlama çalışmasında YAAB tanısı bulunan hastaların diğer hastalara kıyasla çocukluk

dönemlerinde ayrılma anksiyetesini daha ağır yaşadıklarını ortaya koyması ayrılma anksiyetesinin

yetişkinlik dönemlerine kadar uzanabildiği görüşünü desteklemektedir. Bu gelişmeler sonucunda

DSM-5 (2013)’de Ayrılma anksiyetesi bozukluğundaki yaş ölçütü kaldırılmış ve hem çocukluk ile

ergenlik dönemlerini hem de yetişkinlik dönemlerini kapsayan bir bozukluk olarak sınıflandırılmıştır

(Özkan Demir ve Görgülü, 2020). Anksiyetenin uzun süre devam etmesi, kişinin mesleki ve sosyal

hayatını olumsuz etkilemesi ve ayrılık anksiyetesi belirtilerinin 6 ay ya da daha uzun süre devam

etmesi durumumda YAAB tanısı konulmaktadır (Karaytuğ, Tamam, Demirkol, Namlı ve Gürbüz,

2021). YAAB’de temel bağlanma figüründen ayrılma kaygısı şiddetlenebilir ve çocukluk döneminde

görülen okul reddi davranışı devam ettirilebilir. Yetişkinlerde okul reddinin yerini işe gitmeyi

reddetme davranışı da alabilir. Kişi vaktinin çoğunu evde geçirmeye uğraşır, bunun için farklı bir

şehirde okula gitmeyi reddedebilir, evden uzaklaştığında somatik belirtiler gösterebilir, evine yakın

yerlerde zaman geçirmeyi tercih edebilir. Genellikle evden uzaklaşma durumunda sevdiği kişiye zarar

geleceğine yönelik aşırı kaygı duyabilir hatta bu ayrılık düşünceleri sık görülen kâbuslara dönüşebilir

(Namlı, Özbay ve Tamam, 2022).

Ülkemizde henüz çok yeni çalışılmaya başlanan yetişkin ayrılma anksiyetesi çoğu yaygın anksiyete ve

majör depresyon tanılı hastalarda sıklıkla gözden kaçabilmektedir. Ancak yapılan çalışmalarla

YAAB’nin yaygın anksiyete bozukluğu, majör depresyon ve diğer kaygı bozuklukları ile ek tanı

oranlarının oldukça yüksek olduğu ve hastalığın seyri ile tedavisini güçleştirdiği ortaya konmuştur.

Diğer bir tarama araştırması verilerine göre ise AAB tanılı hastalarda %3,7 yaygın anksiyete

bozukluğu, %2,6 oranında majör depresyon ek tanısına rastlanmıştır. Yardım almak amacıyla

psikiyatri kliniğine ayakta başvuran yaygın anksiyete bozukluğu ile majör depresyon tanılı hastalardan

oluşan bir grup çalışmasında ise erkeklerin %24’ünde kadınların ise %30’unda YAAB tanısına

rastlanmıştır (Yılmaz,2019).

Ülkemizde YAAB yaygınlığını ve yaygın anksiyete bozukluğu ile majör depresyon tanılı hastalarda

YAAB ek tanısını konu alan araştırmalar yetersizdir. Literatürde yaygın anksiyete bozukluğu, majör

depresyon ve YAAB ek tanısı birlikteliğini konu alan bir çalışmaya rastlanmamıştır. YAAB ek

tanısının göz ardı edildiği olgularda tedavi süreci zorlaşmakta ve uzamaktadır. Bu çalışmanın amacı

yaygın anksiyete bozukluğu ve majör depresyon tanısı alan hastalarda yetişkin ayrılma anksiyetesi

bozukluğu ek tanısının göz ardı edildiği olgulara dikkat çekmektir.

2.OLGUA., 26 yaşında kadın, üniversite öğrencisi, 7 kardeşten beşinci, anne-baba ve kardeşleri ile birlikte

yaşıyor. Danışan, okula devam etmekte zorlanma, yakın çevreyle yaşanan iletişim problemleri, yoğun

ve kontrol edemediği düşüncelerin varlığı, eve kapanmak ve çıkmak istememe şikayetleri ile

kliniğimize başvurdu. A.’nın ruhsal durum muayenesinde görüşmeye istekli olduğu, soruları amacına

uygun cevapladığı ve görüşmeci ile iletişime açık olduğu gözlendi. A., orta boylu, hafif kilolu, yaşında

gösteren, giyimi sosyoekonomik düzeyi ile uyumlu ama özensiz bir görüntüye sahipti. Konuşması

açık, normal tonda ve anlaşılırdı. Seans boyunca ayaklarını sallayan ve kollarını cimcikleyen A.’nın

duygu durumu kaygılı olup, duygulanımı duygu durumu ile uyumluydu. Düşünce içeriğinde evden